Koppert hakkında

Sera ile başlayan ve tarlalara yayılan bu süreç, şimdi dijital dünyaya giriyor. Doğal çözümler ve akıllı teknolojide yarım asırlık yenilikçilik geçmişine sahip Koppert, büyümeye devam ediyor. AI destekli Dijital Asistanı tanıtarak, uzmanlarımızın bilgi ve deneyimini yetiştiricilere bir tık uzaklıkta sunuyoruz. Asistan artık Koppert One uygulamasında bulunabilir. 

Bugün kim olduğumuzu yansıtan yeni bir marka kimliğini tanıtıyoruz: doğa ile derin bağları olan ve tarımı gelecekte daha sürdürülebilir hale getirme hedefiyle hareket eden bir şirket

Daha sürdürülebilir ambalaj çözümleri sunarak "2030'a kadar sıfır atık" hedefimize doğru adımlar attık. Uzun mesafeli nakliye için tasarlanan çevre dostu soğutucu kutu, canlı ürünlerimizin varış noktasında taze ve yüksek kalitede kalmasını sağladı. Bu, sürdürülebilir ambalajlamada yeni bir sayfanın başlangıcıdır ve kısa süre sonra karton Mirical şeritleri, geri dönüştürülmüş şişeler ve daha sürdürülebilir Natupol kovanları gibi yenilikler izleyecektir. 

50. yıldönümümüzde, bilgiyi paylaşmak ve dünya çapında sürdürülebilir tarımı teşvik etmek amacıyla Koppert Vakfı kuruldu. Vakfın misyonu: özellikle kaynakların ve eğitimin sınırlı olduğu bölgelerde eğitim, öğretim ve sürdürülebilir tarım çözümlerine erişimi desteklemek. 

Brezilyalı Itaforte şirketinin satın alınmasıyla, mikrobiyolojik çözümlerin geliştirilmesinde önemli bir adım atmış olduk. Bu dönüm noktası, yeni fırsatlar dünyasının kapılarını açtı ve şirketin biyolojik mücadeleyi büyük ölçekli tarla bitkilerine taşımasını sağladı.

Amblyseius swirskii (Swirski akarı) piyasaya sunulur ve İspanyol tarımını dönüştürdü. Kimyasal kalıntılar nedeniyle ihracat sorunları yaşayan tatlı biber yetiştiricileri, bu doğal müttefiki benimsediler ve daha sürdürülebilir, kalıntı içermeyen tarıma doğru önemli bir adım attılar. 

Mikrobiyoloji dünyasını daha da keşfederek, kök ortamını güçlendiren ve mahsulleri topraktan bulaşan patojenlerden koruyan Trianum ürününü piyasaya sürdük. 

Avrupa dışında ilk üretim tesisimizi Amerika Birleşik Devletleri'nde açtık. Aynı dönemde, büyük ölçekli denemelerle dış mekan mahsullerinde yaban arılarının kullanımı araştırıldı. Bu çalışmaların başarısı, meyve üretimi için ilk kovanların piyasaya sürülmesine yol açarak doğal tozlaşmanın faydalarını seraların sınırlarının ötesine taşıdı.

1988 yılında, ilk kez seralara yaban arıları soktuk: bu, yetiştiriciler ve sürdürülebilir bahçecilik için bir dönüm noktasıydı. O andan itibaren, tozlaşma artık elle yapılmak zorunda kalmadı, bu da zaman tasarrufu sağladı ve mahsul kalitesini artırdı. Ayrıca, yaban arılarına zararlı pestisitlerin artık kullanılamaması nedeniyle, daha sürdürülebilir yetiştirme uygulamalarına doğru bir dönüm noktası oldu. 

Entomopatojenik nematodların üretimine başlanması önemli bir dönüm noktası oldu. Bu mikroskobik organizmaların gücünden yararlanarak, biyolojik haşere kontrolünde yeni bir sayfa açtık. Nematodlar, yetiştiricilere yüzeyin altında gizlenen haşereleri kontrol etmenin doğal bir yolunu sundu ve daha sonra, yaprak haşereleri için de çok etkili olduklarını keşfettik. 

Misyonumuzu sınırların ötesine taşıyarak Birleşik Krallık'ta ilk uluslararası iştirakimizi açtık. Aynı dönemde, ilk araştırmacı ekibe katıldı ve bu, kendi Ar-Ge departmanımızın ve inovasyona olan ömür boyu bağlılığımızın başlangıcı oldu. 

 Akarların ötesine geçerek bir sonraki büyük adımımızı attık ve beyaz sineklerin doğal düşmanı olan ilk parazitik yaban arısı Encarsia formosa (En-Strip) piyasaya sürdük. 

Salatalık yetiştiricisi Jan Koppert bir sorunla karşı karşıya kalır: serasında kullandığı pestisitler artık işe yaramamaktadır. Bunu kabul etmeyen Koppert ve oğlu Peter, daha iyi bir çözüm bulmak için doğaya yönelirler. Araştırmaları onları İsviçre'ye götürür ve burada örümcek akarı'nın doğal düşmanı olan Phytoseiulus persimilis (Spidex) avcı akarı'nı keşfederler. Bu keşif, biyolojik bitki korumanın başlangıcı olur.